2023 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) başvurularının önceki yıllara göre ciddi bir düşüş göstermesi, eğitimin geleceği ve öğrenci motivasyonu açısından birçok soruyu beraberinde getiriyor. YKS, Türkiye'de üniversiteye girişte belirleyici olan, her yıl milyonlarca öğrencinin katıldığı bir sınavdır. Ancak 2023’te başvuran öğrenci sayısındaki bu ani azalma, eğitim sistemine dair önemli endişeleri gün yüzüne çıkardı.
YKS başvurularındaki bu düşüşün ardında yatan nedenler çok boyutlu olarak ele alınabilir. İlk olarak, pandemi sürecinin eğitimde yarattığı olumsuzluklar ve uzaktan eğitim uygulamalarının verilere yansıması dikkat çekici bir durum. Birçok öğrenci, uzaktan eğitim döneminde yeterli hazırlığı yapamadığını düşünerek sınavı geçici olarak ertelemeyi veya farklı bir yola yönelmeyi tercih edebilir. 2020 ve 2021 yıllarında uygulanan lockdown önlemleri ve okulların kapanması, öğrencilerin akademik performanslarında ciddi düşüşlere neden oldu.
Diğer bir etken ise yükseköğretim eleme sisteminin getirdiği stres ve baskıdır. Öğrencilerin karşılaştığı yüksek rekabet ortamı, gençler üzerinde ağır bir psikolojik yük oluşturuyor. Birçok öğrenci, YKS’ye hazırlık sürecinde kaygı bozukluğu ve tükenmişlik hissi yaşayarak, bu yıla özel olarak kendi geleceklerine dair kararsızlıklar yaşayabiliyor. Özellikle bölüm tercihleri ve meslek seçimi konusundaki belirsizlikler, bu duygu durumunu tetikleyen önemli faktörler arasında yer alıyor.
Ayrıca, eğitim politikalarındaki değişimler ve üniversitelere kabul süreçlerinde yaşanan yenilikler de başvuru rakamlarını etkileyen unsurlardan biridir. Geçtiğimiz yıllarda yapılan düzenlemeler ve uygulanan yeni düzenlemeler, öğrenciler arasında belirsizlik yaratarak onları YKS katılımlarına dair düşüncelerini sorgulamalarına neden oldu. Yükseköğrenime erişim için daha fazla kriterin eklenmesi veya farklı sınav sistemlerinin uygulanacağına dair duyumlar, pek çok öğrenciyi bambaşka seçenekleri değerlendirmeye itiyor.
Özellikle son yıllarda üniversitelerin öğrenci alımında uyguladığı farklı kriterler ve ikinci eğitim yolları (uzaktan eğitim, önlisans programları, yabancı dil sınavları vb.) öğrencileri geleneksel YKS yolundan sapmalarına teşvik ediyor. Birçok öğrenci, alternatif yolların daha az stresli ve daha sürdürülebilir olduğunu düşünerek, YKS gibi zorlayıcı bir sınav yerine bu seçenekleri değerlendirme yoluna gitmekte.
Genel olarak incelendiğinde, YKS başvurularındaki düşüş sadece bir istatistik değil, aynı zamanda öğrencilerin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik ve psikolojik bir iklimin de yansımasıdır. Unutulmaması gereken bir diğer nokta ise eğitim sistemindeki bu değişimlerin, gelecekteki yükseköğrenim için potansiyel tehlikeleri de beraberinde getirebileceğidir. Eğitimin niteliği, öğrenci ruh sağlığı ve yükseköğrenim sisteminin sürdürülebilirliği açısından bu düşüşün iyi bir şekilde analiz edilmesi önemlidir.
Tüm bu nedenlerle, bu yıl YKS’ye başvuran öğrenci sayısındaki azalma, yalnızca sayısal bir düşüş değil, aynı zamanda Türkiye’nin eğitim sistemine, öğrencilerin geleceğine dair bir uyarı işareti olarak değerlendirilmelidir. Eğitim politikalarının gözden geçirilmesi, öğrenci destek sistemlerinin güçlendirilmesi ve alternatif eğitim yollarının daha görünür hale getirilmesi, bu çok boyutlu sorunu çözmede atılacak önemli adımlardır.