İsrail ordusunun Filistin'deki operasyonları, bu kez sağlık alanını hedef aldı ve büyük bir uluslararası skandal yaratacak boyutlara ulaştı. Geçtiğimiz günlerde, Gazze şehrinin merkezinde bulunan Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi, İsrail bombardımına maruz kaldı. Bu olay, dünya genelinde büyük tepkilere yol açarken, sağlık hizmetlerinin ve sivillerin korunması ifadeleri açısından da ciddi bir tartışma başlattı.
Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi, 2020 yılında, Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılarak hizmete sunulmuş bir sağlık kuruluşudur. Hastane, özellikle bölgedeki savaşın ve insani krizlerin getirdiği zor koşullar altında, yaralı ve hasta bireylere sağlık hizmeti sunmak adına faaliyette bulunmaktadır. Ancak, 2023 yılının Ekim ayının ortalarında gerçekleşen bu bombardıman, hastanenin faaliyetine büyük bir darbe vurdu. Saldırının ardından her köşesi parçalanan hastane binasında birçok hasta ve sağlık çalışanı bulunduğu ifade edildi.
Olayın ardından sosyal medya ve uluslararası haber sitelerinde yankı bulan haberlerin ardından, yaralılar hastanenin enkazından kurtarılmaya çalışıldı. Yerel kaynaklara göre, saldırının gerçekleştiği anlarda hastanede çok sayıda sivil bulunan ve sağlık hizmeti almakta olan insan sayısı oldukça fazlaydı. Saldırının ardından oluşan panik, hastanenin yanı sıra civardaki yerleşim alanlarında da büyük bir tehlike yarattı.
Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ne yönelik bu saldırı, dünya genelinde bir dizi uluslararası tepkiye neden oldu. Birçok insan hakları örgütü, bu saldırıyı kınayarak, savaşta sağlık tesislerinin hedef alınamayacağını belirtmiştir. Birleşmiş Milletler, hastaneye yönelik yapılan bu saldırıyı 'kabul edilemez' olarak nitelendirirken, uluslararası mahkemelerin konuya müdahil olması gerektiği vurgulandı. Uzmanlar, bu tür saldırıların uluslararası insani hukuka aykırı olduğunu belirterek, İsrail hükümetinin bu eylemi için hesap vermesi gerektiğini savunuyor.
Türkiye Cumhuriyeti, olayla ilgili olarak şiddetle kınama mesajları yayınladı ve Filistinli yetkililere destek sözü verdi. Dışişleri Bakanı, "Sağlık tesislerinin hedef alınması, insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Bu durumu uluslararası platformlarda gündeme getireceğiz" açıklamasını yaptı. Ayrıca, Türkiye'nin bölgedeki insani yardımları artıracağı bildirildi.
Filistin ve Türkiye hükümetleri, yaşanan bu trajik olayın ardından daha fazla işbirliği yapma kararlılığını yinelerken, tüm dünyada barış ve insan hakları adına seslerini yükselttiler. Olaylar, uluslararası toplumda ciddi bir yankı bulurken, konu üzerine yapılacak uluslararası toplantıların ve görüşmelerin önünü açtı.
Bununla birlikte, eleştirmenler, bu tür saldırıların artmasının halk sağlığı üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabileceğine dikkat çekiyor. Gazze'deki sağlık sisteminin zaten çökme noktasında olduğu bilinirken, bu tür saldırılar sağlık altyapısını daha da zayıflatmakta ve bölgedeki insani durumu daha da kötüleştirmektedir. Halihazırda yaşanan çatışmalardan etkilenen pek çok insanın sağlık hizmetlerine erişimi zorlaşırken, bu durum hastaların hayatını da tehdit eder hale gelmektedir.
Bu olay, İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaların ne denli karmaşık ve derin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu tür insani krizlerin ve saldırıların sona ermesi için dünya genelinde daha etkili çözümlerin üretilmesi gerektiği açık bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak, İsrail ordusunun Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi'ne yaptığı saldırı, sadece bir sağlık tesisini değil, aynı zamanda insani değerleri de hedef almış oldu. Uluslararası toplumun bu tür gelişmelere karşı duyarsız kalmaması gerektiği ve savaşların en büyük mağdurlarının her zaman siviller olduğunu hatırlaması gerekiyor. Sağlık tesisleri gibi hayati öneme sahip yapılar, her koşulda korunmalı ve sivillerin güvenliği sağlanmalıdır.