Birleşmiş Milletler (BM), dünya genelinde çocuk sahibi olma süreciyle ilgili önemli bir rapor yayınladı. Bu rapor, aile kurmayı düşünen birçok çiftin karşılaştığı engelleri ve zorlukları ortaya koyarak dikkat çekti. Rapor, özellikle ekonomik durum, sağlık hizmetlerine erişim, sosyo kültürel ve psikolojik faktörlerin çocuk sahipliği üzerindeki etkilerini derinlemesine inceliyor. 2023 itibarıyla, dünya genelinde milyonlarca insan, çeşitli sebeplerle çocuk sahibi olmayı ertelemek ya da tercih etmemek zorunda kalıyor. İşte bu engellerin detaylarına birlikte göz atalım.
Raporun en çarpıcı bulgularından biri, ekonomik durumun çocuk sahibi olma isteği üzerindeki maddi etkileri. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, ekonomik belirsizlikler çiftlerin çocuk sahibi olma kararlarını doğrudan etkiliyor. Yüksek yaşam maliyetleri, eğitim masrafları ve sağlık harcamaları, birçok aileyi çocuk sahibi olmak konusunda isteksiz hale getiriyor. Birleşmiş Milletler, bu durumun önlenmesi için hükümetlerin sosyal destek programlarını güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.
Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin karşılaştığı finansal yükümlülükler, çoğu zaman psikolojik bir baskı oluşturuyor. Beklentilerin altında kalan gelirler, bireyleri çocuk sahibi olma fikirlerinden uzaklaştırıyor. Rapor, devletlerin bu durumu düzeltmek için gereken adımları atmadığı takdirde, dünya genelindeki doğum oranlarının daha da düşeceği uyarısını da içeriyor.
Birleşmiş Milletler, sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olduğu bölgelerde çocuk sahibi olmanın nasıl bir kaygı haline geldiğini de ele aldı. Kadınların ve erkeklerin, çocuk sahibi olabilmek için gerekli olan sağlık hizmetlerine ulaşamadığı birçok yerel durumda, bu durum gebelik ve doğum sırasında komplikasyonların artmasına neden oluyor. Özellikle yaşanan sağlık sorunları ve doğum öncesi bakım eksiklikleri, çiftleri çocuk sahibi olma kararında tereddüte düşürüyor.
Rapor, sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılmasının önemini vurgulayarak, herkesin erişebileceği, kaliteli ve ücretsiz sağlık hizmetlerinin sağlanmasını önerdi. Bu sayede, aile kurma sürecini düşünen bireylerin endişelerinin azalacağı ve daha fazla çocuğun sağlıklı bir ortamda dünyaya geleceği öngörülüyor.
Birleşmiş Milletler, sadece ekonomik ve sağlık boyutlarını değil, aynı zamanda bu engellerin toplumsal algılar üzerindeki etkilerini de irdeledi. Sosyo-kültürel normlar, çocuk sahibi olma konusunda bireylerin kararlarını büyük ölçüde etkileyen önemli bir faktördür. Toplumun çocuk sahibi olma konusundaki beklentileri, bireylerin bu yöndeki kararlarını şekillendirir; bu da bazı durumlarda bireyleri çocuk sahibi olmaktan alıkoyabilir.
Sonuç olarak, Birleşmiş Milletler'in yayınladığı bu rapor, çocuk sahibi olma isteğini etkileyen engellerin çok boyutlu olduğunu ortaya koyuyor. Ekonomik istikrarsızlık, sağlık hizmetlerine erişim insana dair olan duygu ve düşünceleri şekillendirirken, toplumsal normlar ve kültürel baskılar da bireylerin kararlarını derinden etkiliyor. Rapor, devletlerin, sivil toplumun ve özel sektörün bu engelleri aşmak için bir araya gelmesi gerektiğini vurguluyor. Beraber dikkate alınan adımlar ve çözüm önerileri, sadece bireylerin değil, dünya genelindeki toplumların da daha sağlıklı ve mutlu aile yapısına kavuşmasını sağlayacaktır.
Bütün bu etkenler göz önünde bulundurulduğunda, Birleşmiş Milletler’in çağrısı oldukça net: Çocuk sahibi olma güvenliğini ve isteğini arttırmak için dünya genelinde daha fazla destek, dayanışma ve iş birliği sağlanmalıdır. Her bireyin sağlıklı ve güvenli bir şekilde çocuk sahibi olma hakkı korunmalı; bunun için gerekli tüm önlemler ve politikalar hayata geçirilmelidir.