Son yıllarda, dünya genelinde bağırsak kanseri vakalarında önemli bir artış gözlemleniyor. Her 5 kişiden birinin yaşamının bir döneminde bağırsak kanseriyle karşılaşma riski bulunduğu düşünülüyor. Tıpta geçirilen gelişmeler ve erken teşhis yöntemlerinin artmasına rağmen, bu hastalığın yükselişi durdurulamıyor. Peki, bu artışın temel nedenleri arasında neler yatıyor? Yapılan araştırmalar, alışık olduğumuz bazı besin maddelerinin eksikliğinin bu durumda büyük bir rol oynayabileceğini gösteriyor.
Bağırsak kanseri, kalın bağırsak veya rektumda oluşan kanser türlerini tanımlar. Genellikle polip adı verilen iyi huylu oluşumların zamanla kötü huylu hale gelmesi sonucu ortaya çıkar. Belirtileri arasında karın ağrısı, bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler (diyare veya kabızlık), dışkıda kan, kilo kaybı ve genel olarak halsizlik bulunur. Bu belirtilerin ihmal edilmesi, hastalığın ilerlemesine neden olabilir. Dolayısıyla, sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve bu tür belirtilerle karşılaşıldığında bir sağlık kuruluşuna başvurmak son derece önemlidir.
Son dönemdeki araştırmalar, bağırsak kanseri ile beslenme biçimi arasında güçlü bir ilişki olduğunu öne sürüyor. Özellikle lif, vitamin ve mineral eksiklikleri, bu kanser türünün gelişim riskini iki katına çıkarabiliyor. Özellikle sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve baklagillerde bulunan yüksek lif miktarı, sindirim sisteminin sağlığını korumada kritik bir rol oynuyor. Lif alımının düşük olması, bağırsak hareketlerini yavaşlatabilir ve zararlı toksinlerin birikmesine neden olabilir. Bunun yanı sıra, D vitamini ve Omega-3 yağ asitleri gibi önemli besin maddelerinin eksikliği de bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve dolaylı olarak kanser riskinin artmasına yol açabilir.
Özellikle batı tarzı beslenme düzeninde sıklıkla görülen işlenmiş gıdaların tüketimi, vitamin ve mineral eksikliklerini artırdığı gibi, bağırsak sağlığını da olumsuz etkileyebilmektedir. Fast food, şekerli ve yağlı gıdalarla dolu bir diyet, bağırsak mikroflorasının dengesizleşmesine neden olur ve bu durum, iltihabi hastalıkların yanı sıra kanser riskini de artırabilir. Sağlıklı bir diyetin benimsenmesi, bu riskleri minimize etmek için kritik önem taşır.
Bağırsak kanseri riskini azaltmak için; bol sebze ve meyve tüketimi, yeterli lif alımı, düzenli egzersiz ve sağlıklı yağlar ile protein kaynaklarına yönelmek önerilmektedir. Kişisel ve aile öyküsü de risk faktörlerini artıran unsurlardan biridir. Aile geçmişinde bağırsak kanseri olan bireylerin, daha sık tarama testlerine girmesi gerektiği uzmanlar tarafından vurgulanmaktadır.
Özetle, bağırsak kanserinin artışı, beslenme alışkanlıklarımızla doğrudan bağlantılı görünüyor. Doğru ve dengeli bir diyet ile bu riskleri en aza indirmek mümkün. Yaşam tarzı değişiklikleri, bu hastalığın önlenmesinde güçlü bir etken olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, her bireyin kendi sağlığının farkında olması, bilinçli bir yaşam sürdürmesi, tarama testlerini ihmal etmemesi ve belirtiler karşısında hızlıca harekete geçmesi ise, bağırsak kanseri riskine karşı etkili olacaktır.